İsrail-Filistin çatışması küresel olağanüstü hâl ilanını hızlandırır mı?
İsrail-Filistin çatışması küresel olağanüstü hâl ilanını hızlandırır mı?
Tam da bu durumla da ilgili arka plan vereceğim size ve sonra güncel olaya geleceğim.
Yıl 2015,
Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan bir rapor var.
Başlığı: “2030 Ajandası”,
Yayınlandığı yıl, bakıldığında çok ütopik/fantastik ve hayalî iddialar olarak düşünülebilir ve hatta düşünenler de olmuştur eminim ki…
Neden?
Çünkü bundan 8 yıl önce “Küresel Olağanüstü Hal”den bahsediliyor.
Nelerden bahsediliyor?
Küresel ekonomik krizlerden,
Küresel etki oluşturan salgınlardan,
Soğuk ve sıcak savaşlardan,
Küresel terörden,
Küresel bazlı göç hareketlerinden,
İklim sorunlarından,
Ve hatta uzaylılardan gelecek tehlikelerden…
Peki, bugünden geriye bakınca,
-Yani yaşananları nazarı dikkate alınca- 2015 raporu fanteziden mi ibaret?
Tabi ki hayır.
Dünya Covid 19 merkezli bir pandemi yaşadı ve belki de yaşayan insanların yaşadığı en büyük ve en kapsamlı tıbbî kuşatma idi.
Bitti mi?
Bence hayır.
Pandemi sürecinde yazdığım yazılarda bahsettiğim gibi ihtiyaç halinde yeniden sahneye sürülebilir bir noktada uyur halde bekletiliyor.
Ekonomik krizler hepimizim malumu.
Amerika başta olmak üzere tüm ülkeleri kasıp kavurdu ve kasıp kavurmaya da devam ediyor.
Keza bölgesel gibi görünse de küresel etkiler yaratan sıcak savaşlar hız kesmiyor bilakis artarak devam ediyor.
Küresel göçlere bir bakın, her geçen gün artıyor ve bununla insanın bir böcek kadar değerinin olmadığı insanlara kanıksatılıyor adeta…
İklim sorunları daha çok konuşulmaya başlandı.
İklimsel bozulmanın dibine vurulurken “iklim iklim” diye büyük büyük zirveler oluşturuluyor, paktlar imzalanıyor, protokoller yapılıyor.
Uzaylılara gelince durum şöyle:
ABD Savunma Bakanlığı tarafından -Pentagon başta olmak üzere- son iki yıldır bu konu öyle çok konuşulmaya başlandı ve bu konuya gündemde o kadar çok yer verdirilmeye başlandı ki…
Bitti mi, bu kadar mı peki?
Bitmedi ama dünya “Küresel Olağanüstü Hâl” ilanına neredeyse hazır.
Peki, bu ne zaman olacak?
2024 yılında yapılacak “Birleşmiş Milletler SDG (Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri) Toplantısı”nda bu karar ya alınacak veyahutta bu kararın alınması gereği kararlaştırılacak…
Bu arada zirvenin -toplantının- ismine dikkatinizi çekeyim.
Herkese cazip gelecek bir de isimlendirme yapılmış: Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri.
Kim için?
Geri kalmış ülkeler için mi?
Gelişmekte olan ekonomiler için mi?
Yoksul ve yoksun halkların kalkınması için mi?
Ne için?
Hayır hayır,
Yazılan efsunlu sözcüklere, kıyak cümlelere ve Birleşmiş Milletlerce hazırlandığı için cihanşümul içeriklere sakın ha aldanmayın!
Tüm bunların tek bir hedefi var:
Yeni parasal sistem,
Veya küresel dijital para,
Veya Dünyanın tek elden kontrolünün tam tekmil sağlanmasıdır.
Şimdi planın farklı bir boyutunu dikkatinize vereceğim.
Defalarca demiştim ki; dünyanın herhangi bir yerinde veya devletinde olan herhangi bir şey kesinlikle spontane gerçekleşmez.
Lokalize ederek örnekleyeyim:
Bugünlerde yaşanan Azerbaycan-Ermenistan-Türkiye-Rusya odaklı gelişmeler, yapılması planlanan ve bu sayede Türkiye’yi tüm Türkî Cumhuriyetlere bağlayan ve hatta Avrupa’yı bile doğrudan etkileyecek olan Zengezur Geçidi /Avrupa Parlamentosunun Azerbaycan’a yaptırım kararını onaylaması bu büyük planla doğrudan ilintilidir.
Türkiye’nin Suriye ve Kuzey Irak’ta terör hedeflerine yaptığı hava harekatları, bu plandan uzak değildir.
Türk-Rus ilişkilerindeki gerilme ve Türkiye’nin ABD ile farklı bir ilişki konseptine girmesi bu planla ilgilidir.
Birkaç Afrika ülkesinde yaşanan askerî darbeler bu planla bağlantılıdır.
Avrupa’nın yaşadığı durgunluk/NATO konusunda oluşan yeni bir hassasiyet ve Fransa’nın kendine has varlık hedeflemesi, bu planla ilgilidir.
Putin’in geçen gün yaptığı Batı ve Amerika’ya kafa tutan ama aslında yeni düzende daha büyük yer kapmaktan başka amacı olmayan konuşması yine bu planla alakalıdır.
Çin ekonomisinde görülen sıkıntılar ve buna dair Batılı ekonomistlerin yaptığı analiz ve yorumlar bu planın pekişmesi ve atılacak adımların kabullenilmesi/zihinlerin hazırlanması için yapılan ön çalışmalardan başka bir şey değildir.
Hatta ve hatta,
Türkiye’de kurulan yeni hükümet/mafya ve çetelere karşı başlatılan huruç harekatı/yurt içi ve sınır ötesi terör operasyonları dahi bu planla ilgilidir.
Çünkü artık Türkiye ve Erdoğan da bir buldozer gibi gelen ve engellere karşı tavizsiz olan bu planın farkında olup; Türkiye’nin menfaatine olan tek alternatifin entegrasyon yolundan geçtiğinin bilincindedir.
Tüm bunlar ne için?
Küresel kontrol,
Parayı, silahı ve dünyayı kontrol etmek.
Edebilirler mi?
Düne kadar nasıl kontrol ettilerse bundan sonra da kontrol ederler.
Çünkü o “güç ve akıl” onların elinde mevcut!
Sonuç:
2024’de yapılacak olan bahsettiğim zirveye kadar daha öyle çok şey yaşanacak ve öyle çok şey olacak ki; nasıl Pandemi ilanında kimsenin sesi çıkmadı ve herkes isabetli bir karar oldu, dediyse “Küresel Olağanüstü Hâl” ilan edildiğinde de kimse “Yahu! Bu da nedir, neden böyle bir şey oluyor ki?” demeyecek ve herkes bu durumu kabullenecektir.
Çünkü yerküre ve insanlar öyle bir algı operasyonu bombardımanı altında ki gerçeküstücülük gerçeğin önüne geçerek insanların neyi düşünmeyeceğini ya da düşüneceğini çok güzel oluşturuyor.
Hedef tek para,
Hedef her şeyin kontrolü…
Güncel olana-İsrail-Filistin çatışmasına- gelince…
Hamas bu ölçekte bir saldırıyla büyük başarı göstermişmiş,
Mossad zaaf içindeymiş,
İsrail devleti acziyete düşmüşmüş,
Falan filan!..
Yahu! Bir geçin bunları hanımlar/beyler, bir geçin….
Yukarıda bahsettiğim planın Ortadoğu’ya/İsrail-Filistin kısmına bir rol düşüyordu ve bu sahne gösterime girdi.
Olayın özeti bu!..
Aklıevvel birileri/kör idealist İslamcılar veya anti Amerikancı, anti İsrailci birileri sevinç çığlıkları atadursun; başka birileri bir taşla on kuş vuracağı bir süreci başlattı.
Normal bir gözle bakarsak, Hamas hayatının hatasını yaptı ve Filistin davasında Gazze’yi bitirecek bombanın fitilini ateşledi.
Bu konuda geniş kapsamlı bir yazıyla düşüncelerimi paylaşacağım.
Ama şunu söyleyeyim:
Herkesin her şeyden haberinin olduğu,
Hamas’ın da dibine kadar kullanıldığı,
Bölgesel dengeleri değiştirecek ve sonuçta İsrail merkezli kârlılığın oluşacağı bir süreç başladı.
Bu olayın İran’a, Arabistan’a, Birleşik Arap Emirlikleri’ne,
Rusya ve Çin’e,
Türkiye ve diğer bölge ülkelerine,
Ve hatta Suriye’ye, Irak’a,
Hatta ve hatta küresel ekonomik gidişata radikal ve kalıcılaşan etkileri olacaktır.
Sakın ha sakın bu olayı klasik anlamda bir intifada veya Filistinli mücahitlerin Siyonistlere başkaldırısı gibi düşünmeyin!
Bu olay, çok ince hesaplanmış ve bunun sonuçlarına dair detaylı projeksiyonların çoktan yapılmış olduğu bir olaydır!
Yukarıda bahsettiğim “Küresel Olağanüstü Hâl” kapsamında daha neler olacak neler….
Uzatmayayım,
Yeni yazılarımla bu düşüncelerimi paylaşacağım.
Bekleyip görelim…
Not:
Afganistan’ın Herat eyaletinde deprem olmuş.
Ölenlere rahmet yaralılara şifa diliyorum.
Ama bir şey sormak istiyorum:
Bu deprem oldu mu, yoksa olduruldu mu?
Yani gerçekten doğal sebeplerle mi oldu, yoksa bunu tetikleyen farklı faktörler mi etkili oldu?
Aklıma geldi sormak istedim…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah’a emanet olun sevgili okurlar.